gaziantep escort
Bugun...



Vuk 359'da maduriyetler gün geçtikçe artıyor!

Halk arasında VUK 359 diye adlandırılan Vergi usul Kanunu 359. madde dolayısı ile madur sayısı her geçen gün artmaya devam ediyor.

facebook-paylas
Tarih: 23-01-2021 13:51

Vuk 359'da maduriyetler gün geçtikçe artıyor!

Vergi usul kanunu nedeni ile haksız yere binlerce esnaf'ın devletle başı dertte!

Sehven yada bilerek kullanıllan bir sahte fatura esnafa en az beş yıla maloluyor.Ticaretle uğraşan esnaf fatura almaya korkar hale geldi.

Ticaret yapmış olduğunuz bir şirket yada şahısın hakkında düzenlenmiş bir rapor yada inceleme varsa akabinde Hemen sıra size gelecektir  ve hakkınızda inceleme başlatılacaktır. Bu konuda uzman olan vergi müfettişleri bu bir tek fatura olsa dahi  size yüzlerce sayfa rapor düzenleyecek ve maddi para cezaları kesilecektir. Ardından tabiki vergi kaçakçılığından kendinizi önce müfettişin, sonra da savcının karşısında bulacaksınız. Asliye ceza mahkemelerinde açılacak bir ceza davası ile yargılama süreciniz başlayacak ve mahkemelere gidip gelmeye başlayacaksınız . Haklılığınızı anlatabilmek için onlarca avukatla görüşüp maddi olarak biraz yıpranacaksınız.Davanızı kazanacak umudu ile takip edeceksiniz. Elbette umutlusunuz çünkü bu suçu işlemediniz, yada sehven bir iki fatura işlendi fimanız adına, size göre hepsi bu. Ancak hiç te öyle değil işte o bir iki fatura sizin kabusunuz olacak belkide hayatınız kararacak. 

Çünkü mahkemelere sunulan müfettiş raporları ve akabinde düzenlenen bilirkişi raporları karşısında bir hakimin aksi karar verip sizi haklı bulması neredeyse imkansız!

Hal böyle olunca şirketinizin açık olduğu tüm yıllardan en az 3 enfazla 5 yıl ceza alacaksınız! Netice itibarı ile  en kötü şartlarda 10-15 yıl yada daha fazla cezaya çarptırılmanız içten bile değil!!

Yaklaşık 20 yıldır hiç bir düzenleme yapılmayan VUK 359. Madde acilen düzenleme bekliyor.

İşte bir madurun sesi:

                        CANIM ÜLKEMDE ADALET; ÖZGÜRLÜK'MÜ? 132 TL Mİ?

 

Biraz ağır   bir   başlık   kullandığımı   düşünüyorsanız   acele   etmeyin   lütfen.   Önce   yaşanmış  ve hala yaşanmakta olan gerçek bir yargılama neticesinde verilen hukuk mücadelesini ve yargı sistemimizdeki eksiklikler ile mahkemelerin ön yargılılı kararlarının yaratmış olduğu maduriyetleri okuduktan sonra  bana hak vereceğinize eminim.

Burada sizlere 2016 yılında faaliyete başlayan Bölge Adliye Mahkemelerinin vermiş oldukları kararları   neticesinde yaşadığım ve benim durumumda olan yüzlerce mahkum ve hükümlünün maduriyetini anlatmaya çalışacağım.

Vergi usul kanununa muhalefet etmek suçundan şahsıma kamu davası açıldı. Açılan Dava kısa bir sürede aleyhimde sonuçlanarak ağır bir cezaya çarptırıldım. Tamı tamına 11 yıl 6 ay sanırım birkaç gün de fazlası var. Evet yanlış duymadınız  neredeyse 12 yıl.

Meşru müdafa sonucu işlenen cinayet suçları, terör propagandası, örgüt üyeliği gibi suçlar dahi bu kadar ağır cezalara çarptırılmazken ben kamu davasından 11 yıldan fazla hapis cezasına çarptırıldım.

Verilen kararı temyiz etmek isterken bir anda BAM. (Bölge Adliye Mahkemesi) Mahkemelerinin faaliyete geçtiğini ve itirazın yargıtay yerine bu mahkemelere gönderilmesi gerektiğini öğrendim. Hiçbir şey bilmeden alel acele bir dilekçe ile kararı istinaf mahkemesine taşıdık. Tamamen bir belirsizlik ve bilmezlik içerisinde Kararı temyiz etmiş olduk kendimize göre. Derken ardından birkaç   savunma   ifade   falan.   Çok   uzun   sürmedi   birkaç   ay   sonra   karar   onandı.   Evet   yanlış duymadınız   cinayet işlemekten   hüküm   verilmiş   gibi   cezam   bir   anda   kesinleşiverdi.   Şaka   gibi değilmi? ama tamamen gerçek ....

Şaşkınlığım bir anda korku ve paniğe dönüştü. Bu arada 2 kızım var birisi lise son sınıfa geçmişti diğeri daha 5 yaşında okula bile gitmiyor idi o zaman. Dünyam altüst oldu bir anda 11 yıl birden yaşlandım. Hiçbir kelime durumumu anlatmaya kafi gelmiyordu. Aileme nasıl söyleyecektim nasıl anlatacaktım bunu bilemiyordum, Ama zaman kaybetmemeliydim. Hemen Eşime durumu anlattım. Kızlarılmla vedalaşıp allahaısmarladık deyip yurtdışına çıktım. Çıktım ama ruh halimi eşimi ve çocuklarımın o anki durumlarını anlatmaya hiç bir kelime kifayet edemez. Hele büyük kızımın baba ne zaman döneceksin sorusuna verecek cevap bulamadım, gözyaşlarımdan başka...

Derken ayrılık, o gün bu gün hala dönemedim. Dönemiyorum, 3 yıl bitti büyük kızım üniversite 3 küçük kızım ise ilkokul 3 e gidiyor.

Bu ayrılığa Sebep, “Ülkemdeki adalet anlayışı ve uygulaması.” bunu çok net söyleyebiliyorum, çünkü bu suçu işlemedim.

Yurtdışında   yaşadığım   zorlukları   ve   sıkıntıları   burada   anlatmaya   kalksam   yüzlerce   sayfaya sığdıramam, aynı şekilde ailemin ve çocuklarımın yaşadıkları da benden çok farklı değil.

Maduriyetime  sebep  olan   bölge   adliye   mahkemelerindeki eksiklikler  yanlış uygulamalar, keyfi kararlar ve kanaatler maalesef hala devam etmekte. Bir mahkeme düşünün ki sizi eksik yargılıyor,  üst  mahkeme  ve   savcılık   makamı  bunu  tespit  edip   kabul ediyor ancak sanki   bir  para cezasıymış gibi “bize göre karar böyle olmalı” diyor ve size 12 yıl ceza veriyor!!!

Her şeye rağmen Mahkemeler yeni faaliyete geçmişti uygulamada ve kanunlarda eksiklikler olabilir diyorduk ve bekliyorduk düzenlemeler   olur   diye ve nitekim  bazı değişiklikler yapıldı.   İlk   düzenleme   cumhuriyet savcılarına verilen yetkilerin arttırılması oldu. İlk olarak Hemen bir itiraz dilekçesi ile dosyamın incelenip kararın bozulmasını talep ettim. Hızlı bir şekilde talebimi değerlendiren savcılık makamı Yargılamanın eksik olduğunu dosyanın bozulması gerektiğini ve kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek mahkemesinden kararın  bozulmasını istedi. Sayın savcı dosyayı inceleyip karar verdiğinde herkesi ayağa kaldırdım. Tamam kurtuldum işte adalet tecelli ediyor dedim ve çığlık çığlığa haberi tüm aileme duyurdum. Durum tamamen lehime dönmüş savcı bey dosyanın eksik olduğunu ve bozulması gerektiğini, kararın kanunsuz olduğunu mahkemesine bildirmişti. İşte bu bir kurtuluş ve gerçek adaletti. Kararın   bozulup   infazın   durdurulacağı   günü   sabırsızlıkla   beklerken,  Mahkeme   sayın savcının tespitinin   doğru   olduğunu   kabul   etti.  Yargılama   eksik   olmuş, eksik yargılama yapılmış, evraklar toplanmamış bahsedilen sahte evraklar dosyada yok dedi. Her şey çok iyi gidiyor yani sayın savcı sizin tespitiniz doğru diyordu  mahkeme. Evet inanılır gibi değil mahkeme de bunları görmüş ve kabul etmişti Ne kadar güzel değil mi? sonunda hatalı bir karar tespit edilip kabul ediliyor.

Buraya kadar her şey çok güzel. Harika, özgürlüğün ayak sesleri...  Esaret bitiyor... gibi görünse de hooop İbre şaştı!

Mahkeme, evet bunlar var (eksik inceleme,olmayan evraklar, eksik esasa etken belgeler) BOZMAYI GEREKTİRİR BİR ÇOK ETKEN.  Ancak ,,,, Evet mahkeme ancak dedi. Ve  ekledi   her  nekadar   bunlar  var  ise   de,  dosya  eksik  incelenmiş   bozulması gerekirsede,  biz kararımızdan dönmüyoruz dedi.

Evet yanlış duymadınız karar aynen böyle. İnanılır gibi değil, BÖLGE ADLİYE MASHKEMESİ Kararı herşeye rağmen bütün eksikliklere rağmen ikinci kez “ANCAK “ Diyerek Onadı.  İşte bu bana yapılmış ikinci mahkumiyetti. Bu yeni faaliyete başlayan ikinci derece   mahkeme   mahkumiyetimi   ikinci   kere onayladı.   İşte   tam   burada   ülkemdeki   yargılama sistemindeki aksama yeniden başlıyor. Bir savcı karara itiraz edebilir, mahkeme değerlendirir ret ya da kabul eder. Kabul ederken savcının iddialarını kabul eder gerekçelendirir. Redderken de Savcının sav’ını ret eder yanlış görmüşsün der gerekçelendirir. Buraya kadar normal. Ancak bir mahkeme savcının itirazını kabul eder,  talebiniz ve   tesbitleriniz   doğru itirazınız yerinde,  dosya   eksik incelenmiş   ama biz   öyle düşünmüyoruz bizim kanaatimiz böyle diyerek karar vermesi HUKUKU HİÇE SAYMAKTIR.

SAVCI TESBİTİ YA DOĞRUDUR YADA YANLIŞ. DOĞRU DEYİP İTİRAZI REDDETMEK KEYFİYET değil de nedir?

Savcının itirazına rağmen mahkeme direniyor ve karar kesin. yapacak hiçbir şey kalmıyor. Üstelik kararını temyiz edemiyorsun. Tam 12 yıl ceza alıyorsun ve karar KESİN. Nasıl olur, işte oldu. Yüksek mahkeme  “BAM”  yaptı oldu...

Şimdi  Hikaye tam da burada başlıyor...

Karar kesin temyiz yolun kapalı, kararda bariz taktir hataları ve kesin bozma nedenleri, eksik incelemeler var. Bir örnekle açayım,

Sahte çek’ten ya da senetten ceza aldınız evrak (çek ya da senet) “DOSYADA YOK” İmza karşılaştırması yok, belge yok yazı yok, yok oğlu yok,  Esasa etken gerçek hiçbir belge yok belgenin aslı yok astarı yok hatta esamesi yok . Ama 12 yıl ceza var. işte bu adalet... işte bu adil yargılama. işte bu tarafsız yargı. İşte bu insan hakları.

Şimdi gelelim başlığımıza 132 tl lik Adalet’e:

Evinizden çıktınız işe gidiyorsunuz yolda sizi trafik polisi çeviriyor ve emniyet kemeriniz takılı, hiçbir   eksiğinizde   yok.   polis   memuru   sizi   durdurduğunda   siz   kemeri   çıkarıp   araçtan   inmek üzeresiniz ama trafik polis memuru yanınıza geliyor ve o da ne kemeriniz takılı değil. Evet kanun gereği sizin kemeriniz takılıydı ancak memur bunu görmedi. çünkü siz polisin yanına gitmek için kemerinizi açtınız, tam inecektiniz polis yanınıza geldi ve kemer takılı değil dedi ardından 132 tl idari para cezası kesti.

Cezayı yediniz bir kere, ceza ama idari bir ceza çok ta önemi yok çünkü en küçük trafik cezasını yediniz. Bir türlü derdinizi anlatamadınız makbuzu alıp yürüdünüz. Sonra haklı olduğunuz için adalete güvenip para miktarı az da olsa haklılığınızı kanıtlamak için, belkide  başkalarınada yapılmasın diye mahkemeye başvurup ceza nın iptalini   istediniz.   Mahkeme   kısa   sürede   aleyhinize   sonuçlandı   faiziyle   ödemenizi   emretti.   Siz haklılığınızda direniyorsunuz ve hakkınızı savunmak için “TEMYİZ ETMEK İSTİYORSUNUZ” ve ediyorsunuz. temyiz aşaması detaylı bir inceleme ve, şak yargıtay dosyayı bozuyor ve cezayı ödemiyorsunuz.

İşte can alıcı nokta burada; yerel mahkeme sehven kamera kayıtlarını istemeyi ihmal etmiş. Ama temyiz mahkemesi bunu atlamadı ve dosyayı bozdu. Yahut onadı Velevki bozmadı. Sizde 132 yerine 210 ödediniz ve maddi cezadan kurtuldunuz. Evet burası bir mizansen olabilir ama tam bir gerçek.  Çünkü siz 132 tl için Yüce mahkeme Yargıtay’a Temyize gidebiliyorsunuz ama ben yaklaşık 12 yıllık bir HAPİS CEZASINA ÇARPTIRILDIM VE YARGITAY’A TEMYİZ’E GİDEMİYORUM. Hukukçu değilim ancak Bölge Adliye Mahkemesi İncelemesi ile Yüce Yargıtay Temyiz incelemesinin aynı sonuçları doğurmadığını aklı selim herkes kadar anlayabilirim. Temyiz bir haktır ve herkese verilmelidir.

Yargıtay’a   gitmenin   faydaları   tartışılamaz, çünkü   temyiz   incelemesi   en   ufak   yerel   mahkeme hatalarıda, sehven yapılan hatalarda yada takdir hatalarında  dahi bozmayı gerektiriyor oysaki Bölge Adliye Mahkemeleri Benim dosyamda devletin savcısı tarafından bozma sebeplerini tespit edip bozulmasını istemesine rağmen   bozmamıştır.   Üstelik   bu   eksiklikleri   kabul   etmesine   karşın.   Sayın   savcılık   makamının YARGITAY  KARARLARINI EMSAL GÖSTERMESİNE  RAĞMEN, HATTA  BU KARARLARIN BİR KAÇININ BENİM DOSYAMIN  İÇERİSİNDE OLMASINA RAĞMEN.

Şimdi tekrar gelelim Özgürlük neden 132 tl etmiyor’a. İşte bunun cevabı;  5 yıl altı hürriyeti bağlayıcı cezalar BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİNDE KESİN OLARAK Karara bağlanıyor ve   kesin   oluyor.  Yani   yargıtay   yolu   kapanıyor.   TÜRKİYEDE   ÖZGÜRLÜĞÜN   BEDELİ   BİR TRAFİK CEZASI KADAR ÖNEMSENMİYOR ve 12 YILLIK BİR  ESARET TEMYİZ EDİLEMİYOR ÜSTELİK SAVCI  İSTEMİNE RAĞMEN.

Madur olan bir vatandaş olarak Buradan Kanun koyucu büyüklere ve hükümete sesleniyorum benim ve benim durumumda olan yüzlerce belki binlerce mahkum için lütfen bu eksikliği düzeltin. Hürriyeti bağlamak insanları hapis cezasına çarptırmak hayatlarını karartmak bu kadar kolay olmamalı adalet bu kadar eşitsiz orantısız olmamalı, olamaz.

132 tl para cezası  kesilen vatandaş kararını temyiz edebilirken 12 yıl hürriyeti bağlayıcı ceza alan ben NEDEN TEMYİZ’E GİDEMİYORUM. BENİM VE AİLEMİN ÖZGÜRLÜĞÜ 132 TL ETMEZMİ? BURADA HANGİ  ADALETTEN BAHSEDİLEBİLİR Soruyorum herkese.

Ha, bu arada dosyamın  yargıtay’a giderse kesin bozulacağını nereden biliyorsun diyenler olursa, ki olacaktır. Bunuda Bölge Adliye Mahkemesi Dairesi söylüyor. Gerekçesinde  DOSYA YARGITAYA giderse ya da sanık yeniden yargılanırsa beraat vermek gerekir diyor kararında.

Şimdi karar sizin, Adalet ve özgürlük nasıl birbirinden bu kadar uzak olabiliyor, nasıl insanların özgürlükleri mahkemelerce bu kadar kolay ellerinden alınıyor, nasıl  bu kadar kolay peşin hüküm verilip mahkumiyet veriliyor, nasıl bu kadar, “Evet öyle ancak bize göre Böyle”  denilebiliyor ve son olarak nasıl  adil yargılanma hakkı “TEMYİZ” talebi verilmiyor hürriyeti bağlayıcı cezalara.

Şimdi söyleyin bana “Kanun koyucular, Saygın mahkemeler, Adil hakimler” ÖZGÜRLÜK 132 TL EDİYOR MU? ETMİYOR MU? canım ülkemde.

Bu yazıyı ceza alan birisi olarak kaleme almıyorum. Haksız ceza alan birisi olarak yazıyorum. Adil bir yargılama yapılmadığı için yazıyorum.  Benim  gibi   yüzlerce,  belkide  binlerce   mağdur  olduğu   için yazıyorum. Hayati önem taşıyan eksikliklerin farkedilip düzeltilmesi için yazıyorum, farkında olmayanların farketmesi için yazıyorum....

Ancak şunuda not düşmek isterim yazıma son verirken “Geç gelen adalet adalet değildir” 4 yıldır adalet arıyorum 4 yıldır hükümözlüyüm….                                                                                                                        




Kaynak: GUNCELHABERR

Bu haber 2607 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER İŞ DÜNYASI Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Türkiye Corona Salgınına Karşı Erken Önlemler Konusunda Başarılı oldumu


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI